Kayıtlar

Aralık, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cahillik Çok Büyük Mutluluktur!? (Ignorance Is Bliss!?)

Resim
     Merhaba. Geçen haftaki yazımın sonunda da çok kısaca değinmiştim bu konuya. Batıl inançların çıkış noktasını bildiğimizde içimizin daha rahat edebileceğini böylece bilmenin mutluluk getireceğini savunmuştum. Esasen bu oldukça tartışmaya açık bir konu. Baksanıza, tam tersini savunup bir de atasözü bulmuşlar ''Cahillik çok büyük mutluluktur!'' diye. Bu haftaki yazıda konuyu her iki yönden de inceleyeceğim. Taraf tutmak şart değil nasıl olsa. :)      Öncelikle cahilliğin mutluluk getirmesini ele alalım. Bir düşünürsek, aslında doğruluk payı olan bir düşüncedir bu. Neden derseniz eğer, diyeceğim şu olur: Etrafımızda olup biten özellikle kötü olaylardan haberimiz olmadığında daha mutlu oluruz. Örneğin yaşadığımız dünyada her gün binlerce felaket, acı ve kayıpların yaşandığını, zaten bilsek de, izlemek ve bu konularda bilgi sahibi olmak elbetteki mutluluğumuzdan çalacaktır. Elbetteki gerçeklerden kaçamayız, kaçmamalıyız ama bu kötü olayları bilmeyenler...

Öyle Gelmiş Öyle Mi Gider? (Batıl İnançlar)

Resim
     Merhaba. Bu haftaki yazım biraz eğlenceli ve bilgi içerikli olsun istedim. Konumuz batıl inançlar. Hepimizin farkında olmadan beraberinde taşıdığı alışkanlıklar vardır. Bazen toplum kazandırır bunları bize bazen de biz tercih ederiz onları edinmeyi. Batıl inançlar da bu alışkanlıklara üye bir gruptur. Batıl inanışlar hayatımızın içinde. Bu yazıdaki amacım sık rastladığımız batıl davranışların kökenini aktarmak sizlere. Hazırsanız başlayalım. :)       İncelemek istediğim ilk batıl inanış, ayna kırmanın yedi yıl uğursuzluk getirmesi. Eskiden insanlar parlak yüzeylere, göllere ve havuzlara bakarlarmış ve orada öteki dünyadaki yansımalarını gördüklerine inanırlarmış. Baktıkları yerde görüntüleri titreşiyorsa ya da dalgalanıyorsa bu hiç de iyiye işaret değilmiş. Bu sebeple eski Yunan ve Mısır'da aynalar metalden yapılıyormuş. Roma'da da durum çok farklı değil. Orada camcılık ileri olduğu ve sık sık kırılmalar yaşandığı halde, ayna kırılmasının uğursuz...

İçimde Bir Güneş Doğmadıkça (Yorgunluk Üzerine Bir Yazı...)

      Günlerden herhangi bir gün, sabah saati. Çaldı saat ağır ağır. O da yorgundu sanırım benim gibi... Gözlerimi açmak istedim, başaramadım. Her bir göz kapağımda birer ağırlık vardı sanki. Hatta öyle gerçekçiydi ki bu ağırlık tüm dünyanın derdi, acıları ve yorgunluğu birikmiş gibiydi gözlerimde. Zar zor araladım gözlerimi ama hiçbir değişiklik olmadı gördüklerimde. Etraf yine karanlıktı. Sanki içimin rengi dışarı taşmış ve tüm odayı doldurmuş gibiydi. Bu kadar karanlık dışarıdan olamazdı... 
       Yine uyandım kapkaranlık bir güne. Birkaç saat sonra güneşin doğacak olması bile bir anlam ifade etmedi yorgun yüreğime ve zihnime. O aydınlık sızmadıkça içime... Yataktan kalktım yorgun bir şekilde. "Sanırım dinç olmak kelimesi lügattan kaldırılmıştı!" diye düşündüm bir an kendi kendime. Uyku bile yetmiyorsa eğer... Gülüp geçemedim de bu düşünceye. 
      Hazırlandım. Kalem de çektim yorgun gözlerime. Bitkinliğimi saklasın diye. Saçımı sade...

Mutluluk Pastası (Farabi'den Alıntılarla)

Resim
    ''Mutluluğun elde edilmesi insanın yaratılış sebebidir. Mutluluk mutlak gayedir.''                                                                                                                            Farabi     Farabi'ye göre insanın peşine düştüğü esas şey mutluluktur. Farabi'nin mutluluk ile ilgili bir takım fikirleri Aristo'nun düşünceleri etkisinde oluşmuştur. Aristo'ya göre ise insan davranışlarının mutlaka bir amacı vardır ve bu amaç da en iyiye ulaşmaktır. En iyiye ulaşmak bizi mutlu edecektir. Yani tüm amaçlarımız dolaylı ya da doğrudan mutlu olmak içindir. Farabi'nin ve Aristo'nun mutlulukla ilgili söylediklerine bir ara verelim. Şimdi si...