Vagonların Rengi (Düşünce, Duygu ve Davranış İlişkisi Üzerine)
Yoruluruz kimi zaman. Nefesler alıp verirken ve bunu yaşamak sayarken... Bir imdat diyesi, ya da kendinden koşarak kaçası gelir insanın. Peki kurtulabilir mi? Nasıl kurtulur ki düşünen bir varlık kendinden. Kendisiyle bağlarını koparamadığı gibi bir de düşüncelerinde boğuluverir. Şu şekilde başlar: Bir düşünce yanaşır önce. Sızar içinize sinsice. Birken iki, ikiyken üç olur. Dizilir peşi sıra bir trenin vagonları gibi. Düşünce vagonlarıdır bunlar. Her biri bir düşünce taşır. Ve sıkı sıkıya bağlıdır birbirine, tıpkı vagonları birbirine bağlı bir tren gibi. Gezer durur aynı yolu. Nefes aldırmaz bu yolculuk. Gezerken trenimiz, elbette ki mola verir duygu duraklarında. İndirir yolcusunu ait olduğu durağa. Gerisi durakla yolcu arasında. Belki yolcu yani düşünce, bulmuşken durağını, verir tepkisini. Durağın adı hangi duyguysa, ona uygun bir tepki... Belki de sessiz kalır, beğenmez durağını. Binmek ister tekrar trene, başka bir durakta inmek üz...