Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kötü Çocuk Filmi

Resim
     Merhaba. Bu hafta size kötü çocuk filmini tanıtmak istedim. Biraz konusu, biraz da yorumu. İşte başlıyoruz...      Sürprizlerle doludur ya hayat. Ama bizim de mutlaka bir planımız vardır ya hani. Öyle olursa böyle yaparım, şöyle olursa böyle... Peki ya aslında hiçbir şey sandığımız kadar kontrolümüz altında değilse? Mesela hesapta aşk olmadığı halde dört bir yanımız aşk olduysa?      Filmin konusu: Genç kızımız Kayla'yı babası doğduğu gün terk eder. Babasını hiç tanımadan büyümüştür kızımız. Annesi kendini kızına adar, maddi gücü olmasa bile... Yıllar sonra baba geri döner, pişmanlıkla. Kızının en azından eğitimini tamamlayana kadar kendisiyle yaşamasını ister. Maddi gücü yerindedir babanın ve sırf bu nedenle annesi bu teklifi kabul eder ve kızını gitmeye ikna eder. Kayla ikna olmuş gibi görünse de geri dönmenin yollarını arar. Planı kötü bir arkadaş edinip, babasını kızdıracak şeyler yapmaktır. Böylece babası onu kendi elleriyle...

Bir genç kızın günlüğünden bir alıntı

     Gün ağardı ve ben gözlerimi açtım, marka telefonumdan gelen popüler alarm sesiyle... Kırmızı, ünlü ... marka masa lambamın ışığını yaktım. İyiki içine en iyi ampulü yerleştirmişim. Tasarruflu olanlar bu kadar iyi aydınlatmıyor.      Sevdiğim son moda kazağımı giydim, pembe olanı. Kaz tüyü montumu ve sağlamlığından emin olduğum kaliteli çizmelerimi ayağıma geçirdim. Sokağa çıkmaya hazırdım. Adımımı dışarıya attım ve dört bir yanı reklam tabelalarıyla dolu sokakta yürümeye başladım. Tabelalara göz attığımda fark ettim ki sahip olmadığım pek çok şey var!      Bu cümlelerle başlıyordu genç kızın günlüğü. Tıpkı tarif ettiği gibiydi her şey: baştan aşağıya marka giyinmesi, çevresindeki her eşyanın da marka olması ve reklam tabelalarıyla dolu sokak. Ona yetiyor muydu sahip oldukları? Hayır! Daha fazlasını ister miydi? Evet! Peki ya bu doyumsuzluk yalnızca eşyalar için miydi?      Özel hayatında da durum benzerdi genç kız iç...

Sense and Sensibility (Aşk ve Yaşam Filmi)

Resim
    Merhaba. Bu hafta size Jane Austen'in Sense and Sensibility (Akıl ve Tutku) kitabından uyarlanan Aşk ve Yaşam filminden bahsedeceğim. En baştan söyleyeyim, filmin baş rollerinde Emma Thompson'un oynadığı versiyonu öneririm. Thompson'un oynadığı filmdeki diğer oyuncular ve oyunculuklar da harika.      Duygu mu mantık mı? Keyfimizce yaşadığımız özgürlükler mi üzer bizi yoksa duyguyu terk ederek sıkı sıkı sarıldığımız mantık mı yarı yolda bırakır? Bu sorunun cevabının peşinde bu film. Konusunu öğrenmek isterseniz o da burada buyurun: Norland Park'ta yaşayan, mülk sahibi Henry Dashwood hayatının son günlerine yaklaşmaktadır. İki evlilik yapmıştır kendisi ve mirası elbetteki üç kızına değil, diğer evlilikten doğan oğlu John Dashwood'a kalacaktır. O dönem İngiltere'de kadınların hakları pek azdır. John Dashwood'a, babası  üç kıza her yıl geçinebilecekleri kadar para yardımı yapmasını da vasiyet etmiştir. John Dashwood ve eşi öyle düşüncelidir ki(!) öden...

Kar Beyaz!

     Merhaba. Öncelikle 2017 yılına girmiş bulunmaktayız. Umarım hepimiz için güzel bir yıl olur. Yeni yıldan hepimizin bir beklentisi, benim ise bu konu hakkında söyleyeceklerim var.      Öncelikle yeni bir yıla girmek bazıları için yalnızca takvimlerin ve rakamların değişmesidir. Bu fikre şu yönüyle katılıyorum: Hiç bir şey değişmeyecekse hayatımızda, öyleyse evet farklı olanlar yalnızca rakamlardır.      Bir diğer mesele ise yeni yılın tamamen farklı olacağına, bize mucizeler getireceğine inananların olmasıdır. Bu elbetteki kötü bir şey değil, umut güzeldir ve herkese lazımdır. Fakat unutulmaması gereken şudur bence: Biz adım atmazsak, ulaşmak istediklerimiz bize koşarak gelecek değildir. Yani yeni yılın çok farklı, çok güzel ve mucizelerle dolu olması da bize bağlıdır. İnsan öyle bir canlıdır ki kendi mucizesini arar bulur hatta kendi yaratır.      Dışarıda kar yağıyor. Yerler beyaz. Araçlar, binalar, yürüyen insanlar...
Merhaba. Yaşanan olaylardan dolayı bu hafta yazı yayımlamayacağım. Affınıza sığınıyorum. İyi haftalar.