Kayıtlar

Meleklerin Kanatlarında

Meleklerin kanatlarında bir ışık Senmişsin gelen Adın ne? Henüz bilmiyorum Kız mısın erkek misin? Gelecekteki eşim misin? Bilmiyorum Tek bildiğim huzur kokuyorsun Pudra ve su Hafif tatlı bir esintin var Yangınımı söndürmeden usulca ılıtıyorsun Ey meleklerin getirdiği müjde! Kimsin sen? Bunun bir önemi yok diyorsun Sesinin tonu cinsiyetsiz İçimde bir düşünce gibi konuşuyorsun benimle Bunların bir önemi yok Şaşırmalarını gerçeklerine sakla diyorsun Senin için geldim Sana sadece seni getirdim Senden ricam bu yeni seni hor kullanma Her şeye herkese koşturma Onu sev onu say Herkesten çok ona hayran ol Onu besle onu dinle onu anla Onu ehlileştir onu avut Bazen gözünün yaşını elinle sil koynunda uyut Yeni sene iyi bak Çünkü aradığın huzur zaten hep sende Ama ararken kaybettin pek çok şeyi Mutluluğu özgürlüğü Huzuru saygınlığı Koşarken düşürdün yoruldun Şimdi dinlendir yeni seni Sen de dinlen biraz Sarıl ona ve yeniden başlayın Öğret ona Kötü günler kadar iyi zafer dolu günler de geçici Bir so...

Su'dan Sebepler

Resim
Su’dan Sebepler 4. Bölüm 10.05.2020 Tekin: Sence su şeffaf mıdır Ece? Ece: Yani, öyle görünüyor. Tekin: Ama mesela deniz, içinde tuzu saklar. Ece: Doğru, tıpkı gözlerin çok şey sakladığı gibi. Tekin: Peki sence şeffaf olmak dürüst olmak mıdır? Ece: Değil midir? Tekin: Değildir. Şeffaf insan içinde ne var ne yok her an döker. Ben böyleyim beni böyle kabul edin der. Duyarsızdır biri incinir mi diye pek düşünmez. Ama dürüst insan başkalarının da hakkını düşünür. İşini dürüstçe yapar hileye kaçmaz. İnsanlarla ilişkisi samimidir yalan söylemez ama patavatsızça her şeyi de ortaya dökmez. Yani bunlar benim görüşüm tabi. Ece: Anladım, su şeffaftır ama deniz suyunun tuzlu olduğunu herkes bilir ve tam olarak saklanamaz zaten tuz, güneşte parlar dalgalarda asit gibi patlar, suyu bulandırır. Öyleyse her şeyde gerektiği gibi bu konuda da bir denge gerekir. Dürüstlük egoistlikle karışmamalıdır. Tekin: Kesinlikle aynı fikirdeyim. Ece Mine Songur

Su'dan Sebepler (3. Bölüm)

Resim
Su’dan Sebepler 05.01.2020 3. Bölüm Beşiktaş/ Üniversite Tekin: Ece sence sanat toplum için midir yoksa sanat sanat için midir? Ece: Ben toplum için olduğunu savunuyorum. Çünkü ben bir öğretmenim ve herhangi bir yeni gelişmenin toplumda yansımalarını görmek ve toplumun ileriye doğru bir adım daha atması beni mutlu ediyor. Tekin: Ben de sanat için olduğunu savunuyorum. Bazı şeyler kendi içinde kalmalı bazı konuları sadece o konuda derinleşmiş olanlar anlayabilmeli ve geliştirebilmeli diye düşünüyorum. Ece: Örneğin? Tekin: Mesela bir tablo, ilk bakışta değil ikinci üçüncü bakışta sırlarını parça parça açmalı. Belli bir dönemin ruhunu yansıtmalı, bir mesajı olmalı ve bunu sadece o dönemi bilenler anlamalı veya herkesten daha iyi anlamalı daha çok şey görebilmeli. Ece: Bu özel olma ve ait olma hissini anlatıyor gerçekten, çok hoş tabi. Bence bir sanatçı hedef kitlesini toplum olarak seçmişse bir farkındalık yaratmalı. Unutulmuş değerleri hatırlatabilir veya güncel bir konu hak...

Su'dan Sebepler (2.bölüm)

Perşembe Su'dan Sebepler Kafe/ Beşiktaş -Denize bakınca artık gözyaşı görmüyorsundur umarım Tekin? -Görüyorum ama bu kez mutluluktan Ece. -Bu iyi. -Bu iyi. -Ben yine aynı şeyi görüyorum Tekin, ufuk çizgisinin verdiği sonsuzluk hissi ve tek renk. -Mavi mi? -Sonsuza kadar hem de... -Güzel. -Hem de çok. -Ece, -Efendim? -Sence nerden geldik nereye gidiyoruz? -Bence bunun bir önemi yok. Esas soru şu olmalı, geldik ve gideceğiz peki -Nasıl hatırlanacağız? -Evet ama bikaç insanın arkamızdan söyleyeceği birkaç cümleden çok daha fazlası olmalı, arkamızda ne bırakacağız? Bir hayır işi mi, topluma yön veren bir fikir mi? Örnek bir yaşanmışlık mı? Ne kalacak bizden geriye? -Senden geriye koşulsuz sevgi ve affedicilik kalacağı belli Ece. Çocuk, yaşlı, doğa her şeyi seviyorsun ve koruyorsun. Sence benden geriye ne kalır Ece? -Sakinlik, sessizlik, derinlik ve tesadüf kavramı. Erkekler ağlamaz diyenlere inat gözlerindeki derinlik... -Erkekler ağlar, hem de sessizce ve böylece ö...

Su'dan Sebepler /Haftalık yayımlanan hikaye. Ece Mine Songur

Haftalık yayınlanan hikaye. Ece Mine Songur.                                                               12.12.19     Su’dan Sebepler Kafe/Kadıköy -Aynı şeye bakıp nasıl farklı şeyler görebiliyoruz Ece. -Ben orada ne görmeliyim diye bakıyorum sen ne görebilirim diye. İkimizde kendimizce bir yoldayız Tekin. -İyiymiş… ama gerçekten, denize bakıp gökyüzünden çok uzak ama ondan başka rengi yok fln ne bileyim ben denize bakınca aklıma gözyaşı geliyor veya uyku. -Neden gözyaşı Tekin? -Çünkü su ne kadar derin ve yoğun olursa olsun güneş ışınlarını içine almaya engel olamıyor ve bazen mecburen mutlu görünürsün ama esasen her yanın tuzlu sudur. Güneşi de altındaki dünya içi...

Kahkahanın Sırrı

Resim
Sen bir başkasın                                              Senin gülüşünde hüzün var Lütfen sen gülme ey kadın Bana kahkahaların sırrını çözdüren kadın Sen biraz sessiz kal En fena aydınlanmayı yaşattın... Meğer hüznü dağıtırken çıkan nidaymış Tüm kahkaha sesleri Ve tebessüm dediğimiz Acıya rağmense gerçek olanmış En fena aydınlanmayı yaşattın bana Lütfen  biraz ağla Kanım çekildi inan Nefesim kesildi Bu kadar gülme ne olursun Kendi mutluluğumdan utandım ey kadın Beni kahkaların sırrına erdiren Ey yarım kalmış kadın... Hatrım için şimdi ağla Peki sen bilirsin Ama böyle acı acı gülme de Ne yaparsan yap Sükunetin Ve asaletinle sen yine... Mine Ece

Siz Bu Hikayenin Neresindesiniz?

"Bende hiç tükenmez bir hayat vardı  Kırlara yayılan ilkbahar gibi  Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı  Göğsümün içinde ateş var gibi" ( Çocuklar Gibi şarkısından, söz: Sabahattin Ali)     Hepimizin tükenemez bir hayatı vardı. Çocukluk, göğsümüzün içinde yanan hayat ateşini yönetebilme çabası değil miydi? Ve biz o ateşi idare edebileceğimiz sınır kadar büyütmüş ve bir süre çizdiğimiz sınıra yakın çizgilerde günlerimizi, haftalarımızı ve yıllarımızı devamlamışızdır. Sınır yaşamımızı sürdürme amacımızdır. Ne yazık ki çoğumuzun yeni bir güne başlama sebebi olan bireysel hayat ateşi (yol haritası) artık eskisi kadar heveslendirmemektedir kendisini ve ruhları uzun zaman önce sönük bir ateşe dönüşmüştür. Düşünelim, kişi yürüdüğü yoldan heyecan duymuyorsa hevesi, hedefi çoktan göreve dönüşmüşse niçin yoluna devam eder? Peki ya sizin kalbinizi ve kanınızı sıcak tutan yaşam ateşiniz? Sormak isterim size, ılık bir bedene sahip olmanızın ve ertesi güne uyanman...