Su'dan Sebepler /Haftalık yayımlanan hikaye. Ece Mine Songur


Haftalık yayınlanan hikaye. Ece Mine Songur.                                                              12.12.19
  Su’dan Sebepler
Kafe/Kadıköy
-Aynı şeye bakıp nasıl farklı şeyler görebiliyoruz Ece.
-Ben orada ne görmeliyim diye bakıyorum sen ne görebilirim diye. İkimizde kendimizce bir yoldayız Tekin.
-İyiymiş… ama gerçekten, denize bakıp gökyüzünden çok uzak ama ondan başka rengi yok fln ne bileyim ben denize bakınca aklıma gözyaşı geliyor veya uyku.
-Neden gözyaşı Tekin?
-Çünkü su ne kadar derin ve yoğun olursa olsun güneş ışınlarını içine almaya engel olamıyor ve bazen mecburen mutlu görünürsün ama esasen her yanın tuzlu sudur. Güneşi de altındaki dünya için içeri alırsın zaten. Öğretmen olmak bunu gerektirir. Ama ne demiş filozof, güneşin altında yeni bir dünya yok. Aslında öğrencilerim de kendi hayatında mutsuz Ece, bazı konularda çaresiz.Bir pencere görevi görüyor deniz, hep başkaları için. Her gün pek çok insan karşısına alıyor denizi, sessizce dertleşiyor ve iyi akşamlar diyip uğurluyor. Pencere gibi, temiz hava veriyor insanlara insanlar ona açıldıkça açtıkça içini. Denizin hali sorulmaz zaten her şey ortada, kirletilmiş, kıymeti bilinmemiş, turizme, işletmelere ve ulaşıma sunulmuş, kullanılıyor deniz, kendisinden izinsiz.
-Peki neden uyku?
-Gün batımı ve gece iyidir. Dinlenmek için geceyi beklemektense denize bakıp yatışmak, kolay olandır. Hatta bazen en zoru gece herkes uyurken kalbindeki susmak bilmez öğretmenle tartışmaktır.
-Denize bakarken de içindekiyle tartışmaz mı insan?
-Tartışmaz uzlaşır. Çünkü karşında bir muattap vardır artık.
-Suyla diyalog kurup tüm cevapları bulan Siddhartha gibi yani.
-Gibi ama bir farkla. Siddhartha suya öğretmen vasfı yükledi, sadece dinledi gözlemledi ve kendine bir ders çıkardı. Su yani hayat, dalgalanır coşar diner ve tekrar dalgalanır coşar belki hemen diner belki dinmez. Bilirsin o kitabı yapmam dediği ne varsa yaptı, diyaloğu insanlarla kurdu ama son dersi kendi keşfetti, ayıpladığı insanlara dönüştü ve suyu gözlemleyip bu öğretiyi keşfedince kendisiyle olan kavgası bitti. Ama işte Ece bu İstanbul suyu dinlesen de gözlemlesen de kusursuz bile olsan tuzuyla yakıyor insanın canını, illaki bir gözyaşı ekliyor hayatlara, ölüm, özlem, ayrılık, aşk acısı, dost kazığı…
-Gözyaşı ve uyku gördüğüne göre denize bakınca senin bir derdin var Tekin.
-Uzak yakın ve tek renk gördüğüne göre de senin bir sevdiğin var Ece.
-Yok.
-Öyleyse benim de artık bir derdim yok.
-Bi dakika!
                                                                                -1. Bölümün sonu-


Ece Mine songur

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçimden Bir Ses Kalk Çalış Diyor... Neyse sustu!

Mutluluk Pastası (Farabi'den Alıntılarla)

Bu Kutu Bildiğiniz Gibi Değil! (Kutu Filmi)