İçimden Bir Ses Kalk Çalış Diyor... Neyse sustu!

    Herkese merhaba. Havalar soğuyor, kış geliyor. E vizeler/sınavlar boş durur mu? Hem kendime hem size bir katkım olsun istedim ve bu yazımı sizinle tekrar paylaşmaya karar verdim. Umarım faydalı olur. Keyifli okumalar.


     Bu yazıda sınavlara hazırlanırken neler yapmalıyız, onlardan bahsedeyim dedim. Bu yazıda daha çok bireysel denediğim ve belli ölçüde başarılı olduğum yöntemlerle karşılaşacaksınız.
 
     Bugüne kadar pek çok çalışma yöntemi denedim. Süre tutarak çalıştım mesela. Bazılarında başarılı da oldum. İşte kullandığım yöntemler ve gidilecek adımlar:

1- Kendimizi iyi tanıyalım
Ne şekilde çalışacağınızı, size hangi yöntemin en çok uyduğunu en iyi siz bilirsiniz. Dersin başında ne kadar durabileceğinizi, dikkatiniz dağıldığında ne yapabileceğinizi, ortamın nasıl olması gerektiğinini... Ya biliyorsunuzdur ya da deneme yanılmayla öğreneceksiniz demektir. Herkesin uyguladığı bir programa kendimizi zorlamak çok yanlış. İnanın ben denedim, olmuyor.

2- Ortam istediğimiz gibi olsun, sıkılırsak da değiştirebilelim
İster sesli, ister sessiz; o an canımız nasıl istiyorsa o ortamda bulunalım. Genelde sessiz ortamlarda çalışıyoruz diye her seferinde kendimizi bir odaya hapsedip can sıkıntısı çekmeye gerek yok. :) Biraz salonda televizyonun yanında, sonra odamda çalıştığım oldu. Bu sayede ders çalışmaya başlamam daha kolay oldu mesela. :)

3- Ne zaman ara vereceğimiz bize bağlı olsun
Demek istediğim, yarım saat çalışma on dk mola yöntemi herkese uymayabilir. Dikkatiniz gerçekten dağıldıysa ve artık okuduklarınız bir anlam ifade etmiyorsa işte o an mola zamanı gelmiş demektir.
Mesela ben, bazen süre tutarak çalıştığımda dikkatim çok az dağıldıysa ve toparlanabilecek kadar azsa inat edip belirlediğim süre bitene kadar dersin başından kalkmıyorum. Ders dışında yapmak istediklerimi molaya bırakıyorum. Fakat artık okuduklarımı algılayamıyorsam bırakıyorum, yarım saat dolsa da dolmasa da.


4- Molanın süresi de bize bağlı olsun
Kimine göre on dk yeterli ama kimi için bu süre yarım saat, hatta bir iki saat. Burada kilit nokta kendimize karşı dürüst olmak. Biliyorum, biz öğrenci milletine mola hiçbir zaman yetmez ama gerçekten artık derse dönebilecek durumdaysak molayı uzatıp dersten kaçmamalıyız. Nasıl olsa bitirmek zorundayız değil mi, er ya da geç.


5- İlla bir ödül koymaya gerek yok
Ders bizim görevimiz değil mi? Ödül odaklı çalışmak artık çocuklar için bile önerilmezken bize de ne oluyor böyle? :) Zaten görevimizi yerine getirdiğimizde hissettiğimiz huzur, elimize geçen en büyük ödül...

6- Niçin çalıştığımızı farkında olalım
Şuanda hayatımızın en güzel dönemindeyiz aslında. Gerçekten de sadece kendimiz için çalışıp kendimizi geliştiriyoruz. Bir de gezip tozuyoruz, daha ne olsun. Öğrendiğimiz her bilgi bizi geliştiriyor. Bize yeni bakış açıları katıyor. Hiçbir şey olmasa beynimizde yeni hücreler oluşuyor. :) Hafızamız güçleniyor. Bir kitabın başında geçen onca saat inanın boşa değil. Dolu dolu geçirdiğim her anın faydasını görüyor, boş geçenlerin ise pişmanlığını ve eksikliğini yaşıyorum bugün gerçekten.

Şimdilik bu kadar, hepimize başarılarrr...
:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk Pastası (Farabi'den Alıntılarla)

Bu Kutu Bildiğiniz Gibi Değil! (Kutu Filmi)