I, Robot Movie (Ben, Robot Filmi)
Merhaba. Ekim ayı geldi. Eylülün başında "Hoşgeldin Eylül" yazısında yazdığım gibi değişimler oluyor hayatımızda ve bitecek gibi de görünmüyor. Şimdi de hava aniden soğuyacak diyorlar. Haydi hayırlısı. Değişim hayatımızın her alanına hakim. Ya da dönüşüm. Hayaller gerçeklere ya da gerçekler hayallere dönüşüyor bir bir. Peki ya bir bilim insanının hayali gerçeğe dönüşürse... Bu haftanın konusu I, Robot filmi.
Yıl 2035. Yer Şikago. Teknolojide oldukça ilerlenmiş bir dönem. Özellikle robotlar üzerinde pek çok çalışma yapılmış. Şimdilik robotların günlük işlerde kullanıldığı ve hakimiyetin hala insanda olduğu (!?) bir dönemden bahsediyoruz. Ve çok yakında yeni nesil robotlar piyasaya sürülecek. Hayat bambaşka olacak falan filan derkennn, robotların mucidi olan bilim insanı (Gerçek adı James Cromwell) hayata gözlerini yumuyor, tam da yeni nesil robotların çıkışına yakın! Bir yandan da başından beri robotların güvenilir olmadığına inanan bir dedektif var karşımızda (Will Smith). Dedektif, mucidin ölümünü şüpheli bulur ve araştırmaya koyulur, çevresindeki herkes bu durumu önemsemese ya da üstünü örtmeye çalışsa da. Peki robotlar gerçekten tehlikeli mi? Dedektif gizemi çözebilecek mi? aksiyon sahnelerinin yanısıra felsefi bir zemini de olan bu film oldukça keyifli. Benden söylemesi...
Filmde sorgulanan birkaç konudan bahsetmek istiyorum. Robot ile dedektifin diyaloğunda çok güzel bir noktaya değiniliyor: Bir robot bir senfoni yazabilir mi? Bir tuvali şahesere dönüştürebilir mi? Yaratıcılık nasıl bir şeydir ki insanı robottan ayırır?
Bir diğer düşündürücü cümleler dizisi ise dedektif ile amiri arasında geçendi: İnsan canavarı yaratır, canavar adamı, herkes canavarı öldürür...
Hepimizin bir amacı vardır, görevini yerine getir ve özgürleş, ben eşsizim, hepsi bana benziyor ama ben değiller gibi pek çok düşündürücü cümleler içeren bu film, bize pek çok şey öğretmeye kararlı gibi :) Benim vardığım sonuç ise iyiyle kötüyü ayırt etmenin bizi insan yaptığıdır.
İyi seyirler...
Yıl 2035. Yer Şikago. Teknolojide oldukça ilerlenmiş bir dönem. Özellikle robotlar üzerinde pek çok çalışma yapılmış. Şimdilik robotların günlük işlerde kullanıldığı ve hakimiyetin hala insanda olduğu (!?) bir dönemden bahsediyoruz. Ve çok yakında yeni nesil robotlar piyasaya sürülecek. Hayat bambaşka olacak falan filan derkennn, robotların mucidi olan bilim insanı (Gerçek adı James Cromwell) hayata gözlerini yumuyor, tam da yeni nesil robotların çıkışına yakın! Bir yandan da başından beri robotların güvenilir olmadığına inanan bir dedektif var karşımızda (Will Smith). Dedektif, mucidin ölümünü şüpheli bulur ve araştırmaya koyulur, çevresindeki herkes bu durumu önemsemese ya da üstünü örtmeye çalışsa da. Peki robotlar gerçekten tehlikeli mi? Dedektif gizemi çözebilecek mi? aksiyon sahnelerinin yanısıra felsefi bir zemini de olan bu film oldukça keyifli. Benden söylemesi...
Filmde sorgulanan birkaç konudan bahsetmek istiyorum. Robot ile dedektifin diyaloğunda çok güzel bir noktaya değiniliyor: Bir robot bir senfoni yazabilir mi? Bir tuvali şahesere dönüştürebilir mi? Yaratıcılık nasıl bir şeydir ki insanı robottan ayırır?
Bir diğer düşündürücü cümleler dizisi ise dedektif ile amiri arasında geçendi: İnsan canavarı yaratır, canavar adamı, herkes canavarı öldürür...
Hepimizin bir amacı vardır, görevini yerine getir ve özgürleş, ben eşsizim, hepsi bana benziyor ama ben değiller gibi pek çok düşündürücü cümleler içeren bu film, bize pek çok şey öğretmeye kararlı gibi :) Benim vardığım sonuç ise iyiyle kötüyü ayırt etmenin bizi insan yaptığıdır.
İyi seyirler...
EFSANE
YanıtlaSil