Haydi Gökyüzü!
Şehrin kalabalık caddesindeyim. Kaldırımın duvarla bitişen yerinde. Sırtımı yaslıyorum. Başımı kaldırıyorum. Uçsuz bucaksız uzanıyor gökyüzü gözlerimin önünde. Açık mavi rengi, sökülmüş pamuk gibi biçimsiz, parça parça bulutlarıyla... Derin bir nefes alırken iniveriyor başım benden habersiz. Gözlerim yine şehirle karşı karşıya geliveriyor. Hiç istemediğim halde görüyorum insanları ve acınası telaşlarını. Koşuyorlar oraya buraya. Yüreklerinde kaygı ya da acı kim bilebilir... Dalgınlar, yorgunlar, solgunlar! Olmak istediğim insanlardan çok uzaklar. Peki ya ben. Koşmalı mıyım onlar gibi? Ya da koşuyor muyum farkına bile varmadan? Nefret ettiğim şeyi mi yapıyorum? Şimdi düşünmek istemiyorum bunları. Gökyüzü demiştim. Evet evet, bu iyi. Gök, mavi, bulut ve şehir! Ah şehir! Kalıcı değilsin ki gökteki bulutlar gibi. Bağlanmak istemem sana. Sa...