Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cahillik Çok Büyük Mutluluktur!? (Ignorance Is Bliss!?)

Resim
     Merhaba. Geçen haftaki yazımın sonunda da çok kısaca değinmiştim bu konuya. Batıl inançların çıkış noktasını bildiğimizde içimizin daha rahat edebileceğini böylece bilmenin mutluluk getireceğini savunmuştum. Esasen bu oldukça tartışmaya açık bir konu. Baksanıza, tam tersini savunup bir de atasözü bulmuşlar ''Cahillik çok büyük mutluluktur!'' diye. Bu haftaki yazıda konuyu her iki yönden de inceleyeceğim. Taraf tutmak şart değil nasıl olsa. :)      Öncelikle cahilliğin mutluluk getirmesini ele alalım. Bir düşünürsek, aslında doğruluk payı olan bir düşüncedir bu. Neden derseniz eğer, diyeceğim şu olur: Etrafımızda olup biten özellikle kötü olaylardan haberimiz olmadığında daha mutlu oluruz. Örneğin yaşadığımız dünyada her gün binlerce felaket, acı ve kayıpların yaşandığını, zaten bilsek de, izlemek ve bu konularda bilgi sahibi olmak elbetteki mutluluğumuzdan çalacaktır. Elbetteki gerçeklerden kaçamayız, kaçmamalıyız ama bu kötü olayları bilmeyenler...

Öyle Gelmiş Öyle Mi Gider? (Batıl İnançlar)

Resim
     Merhaba. Bu haftaki yazım biraz eğlenceli ve bilgi içerikli olsun istedim. Konumuz batıl inançlar. Hepimizin farkında olmadan beraberinde taşıdığı alışkanlıklar vardır. Bazen toplum kazandırır bunları bize bazen de biz tercih ederiz onları edinmeyi. Batıl inançlar da bu alışkanlıklara üye bir gruptur. Batıl inanışlar hayatımızın içinde. Bu yazıdaki amacım sık rastladığımız batıl davranışların kökenini aktarmak sizlere. Hazırsanız başlayalım. :)       İncelemek istediğim ilk batıl inanış, ayna kırmanın yedi yıl uğursuzluk getirmesi. Eskiden insanlar parlak yüzeylere, göllere ve havuzlara bakarlarmış ve orada öteki dünyadaki yansımalarını gördüklerine inanırlarmış. Baktıkları yerde görüntüleri titreşiyorsa ya da dalgalanıyorsa bu hiç de iyiye işaret değilmiş. Bu sebeple eski Yunan ve Mısır'da aynalar metalden yapılıyormuş. Roma'da da durum çok farklı değil. Orada camcılık ileri olduğu ve sık sık kırılmalar yaşandığı halde, ayna kırılmasının uğursuz...

İçimde Bir Güneş Doğmadıkça (Yorgunluk Üzerine Bir Yazı...)

      Günlerden herhangi bir gün, sabah saati. Çaldı saat ağır ağır. O da yorgundu sanırım benim gibi... Gözlerimi açmak istedim, başaramadım. Her bir göz kapağımda birer ağırlık vardı sanki. Hatta öyle gerçekçiydi ki bu ağırlık tüm dünyanın derdi, acıları ve yorgunluğu birikmiş gibiydi gözlerimde. Zar zor araladım gözlerimi ama hiçbir değişiklik olmadı gördüklerimde. Etraf yine karanlıktı. Sanki içimin rengi dışarı taşmış ve tüm odayı doldurmuş gibiydi. Bu kadar karanlık dışarıdan olamazdı... 
       Yine uyandım kapkaranlık bir güne. Birkaç saat sonra güneşin doğacak olması bile bir anlam ifade etmedi yorgun yüreğime ve zihnime. O aydınlık sızmadıkça içime... Yataktan kalktım yorgun bir şekilde. "Sanırım dinç olmak kelimesi lügattan kaldırılmıştı!" diye düşündüm bir an kendi kendime. Uyku bile yetmiyorsa eğer... Gülüp geçemedim de bu düşünceye. 
      Hazırlandım. Kalem de çektim yorgun gözlerime. Bitkinliğimi saklasın diye. Saçımı sade...

Mutluluk Pastası (Farabi'den Alıntılarla)

Resim
    ''Mutluluğun elde edilmesi insanın yaratılış sebebidir. Mutluluk mutlak gayedir.''                                                                                                                            Farabi     Farabi'ye göre insanın peşine düştüğü esas şey mutluluktur. Farabi'nin mutluluk ile ilgili bir takım fikirleri Aristo'nun düşünceleri etkisinde oluşmuştur. Aristo'ya göre ise insan davranışlarının mutlaka bir amacı vardır ve bu amaç da en iyiye ulaşmaktır. En iyiye ulaşmak bizi mutlu edecektir. Yani tüm amaçlarımız dolaylı ya da doğrudan mutlu olmak içindir. Farabi'nin ve Aristo'nun mutlulukla ilgili söylediklerine bir ara verelim. Şimdi si...

Vagonların Rengi (Düşünce, Duygu ve Davranış İlişkisi Üzerine)

Resim
   Yoruluruz kimi zaman. Nefesler alıp verirken ve bunu yaşamak sayarken... Bir imdat diyesi, ya da kendinden koşarak kaçası gelir insanın. Peki kurtulabilir mi?    Nasıl kurtulur ki düşünen bir varlık kendinden. Kendisiyle bağlarını koparamadığı gibi bir de düşüncelerinde boğuluverir. Şu şekilde başlar: Bir düşünce yanaşır önce. Sızar içinize sinsice. Birken iki, ikiyken üç olur. Dizilir peşi sıra bir trenin vagonları gibi. Düşünce vagonlarıdır bunlar. Her biri bir düşünce taşır. Ve sıkı sıkıya bağlıdır birbirine, tıpkı vagonları birbirine bağlı bir tren gibi. Gezer durur aynı yolu. Nefes aldırmaz bu yolculuk.     Gezerken trenimiz, elbette ki mola verir duygu duraklarında. İndirir yolcusunu ait olduğu durağa. Gerisi durakla yolcu arasında. Belki yolcu yani düşünce, bulmuşken durağını, verir tepkisini. Durağın adı hangi duyguysa, ona uygun bir tepki... Belki de sessiz kalır, beğenmez durağını. Binmek ister tekrar trene, başka bir durakta inmek üz...

Şarkılardan Fal Tutalım 2

     Merhaba. Şarkılardan fal tutmaya devam edelim mi? Öyleyse okumaya devam...      Kubat'ın seslendirdiği dermanımsın adlı şarkıdan...      Çalamazsın benim gibi bu gönül sazlarını      Bir durup esme yel gibi el çekmez nazlarını      Vefasız yar alıp gitme elimden ellerini      Eller sevemez ben gibi yüzünde benlerini          İçim titriyor derler ya hani onu düşününce, bu sefer ki gerçek. Bir sazın tellerinin titrediği gibi titriyor içim. Ve sen çalamazsın benim gibi bu gönül sazlarını.Sevemezsin kimseyi, hatta kendini, benim seni sevdiğim gibi. Yel misin sen bir durup bir esiyorsun. Ben çekerim de el çeker mi bu nazlarını. Çekmez elbet. Vefasızsın, öyle ki bir zamanlar teslim ettiğin ellerini alıp gidiyorsun elimden. Bir bilsen, yüzündeki benlerini bile sevdiğimi...      Sezen Aksu'dan al götür beni...          Hadi ...

Şarkılardan Fal Tutalım

     Merhaba. Bu sefer değişik bir yazı olsun istedim ve sizi duygudan duyguya sürüklemeye karar verdim. Şarkılardan güzel alıntılar, biraz da yorumlar. Başlayalım mı?       (İsimler şarkıların söz yazarlarını belirtmektedir.)      Sinan'dan anlatma sakın şarkısı...  ... Sen iskeleye bağlı, Fırtınalardan yoksun. Tatlı rüzgara razı... Ben açık denizdeyim, Deniz bu belli olmaz. Huyunu seveyim!      Cesaret! Haydi, bir parça da olsa, katıver önüne ya da al arkana, yürü yoluna! Bağlanma o iskeleye, kul yapımıdır o, yıkılır. Fırtınalar lazımdır bize. Tatlı rüzgar az gelir, vermez tek bir ders. Açık denizler gerek bize, özellikle de huyunu kestiremediğimiz. Savursun bizi gönlünce... Onu bunu yaparım diye anlatma sakın. At kendini denize, huyunu sevdiğim...      Nejat Yavaşoğulları, sözlerimi geri alamam... ... Akıyorsa gözyaşım kurumasın. Coşup seven gönlümse durmasın. Dost bildik anılarım çağır...

''İkimizin Yerine'' Filmi

Resim
     Aşk masum. Duygular günahsız, bütün duygular hem de... Öfke, nefret; aşk, sevgi hepsi kabul de, ikiyüzlülüğün ya da yüzsüzlüğün getirdiği hayal kırıklığına ne demeli peki... Hoşgeldiniz. Bu haftanın konusu ''İkimizin Yerine'' filmi.     Konusunu yazmayacağım çünkü izledikçe çözülen bir olay örgüsü var. Film boyunca tam her şey açıklığa kavuştu zannederken aklımız daha beter karışıyor. Sürprizinin bol olmasının yanında romantizmi ve dramı da bol. Oyuncular da oldukça başarılı. Duyguyu ve havayı oldukça iyi veriyorlar.    ''Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz'' demiş ünlü yazar Shakespeare (Şekspir). Gerçekten o insanı sevdiğinize emin misiniz? Yoksa sizinki yalnızca bir takıntıdan mı ibaret? Birine takıntılı olmak ile aşık olmak farklı şeyler olsa da inanın arasındaki çizgi çok ince. Çünkü takıntıda da tutku vardır, aşkta da. Farkı ise iyiliğini istemek ya da zarar vermektir. Gerçek bir aşık seçtiği kişiye ...

Bir Garip Şeydir "Zaman"

Resim
     Bir garip şeydir zaman. Hatta zamansızdır kimi zaman. Ansızın olan ya da bir ömre bedel gelen zamanlarda... Bir bakmışsınız bir saniye bir dakikaya eş olmuş. Hatta bir dakika bir ömre! Ya da ömür dediğimiz birkaç saniye kadar kısa ve anlamsız. Hınzır, acımasız...          Elle tutulur bir yanı var mıdır zamanın? Saat demeyiniz bana, özellikle de duvara astıklarınızdan hiç bahsetmeyiniz rica ederim. Yoktur zamanın bir ölçüsü, inanınız yoktur. Dün demişiz adına, bugün ya da yarın da denebilir, ne olmuş? Ay demişiz, yıl ya da mevsim, hiçbir faydası yok. Geçmiş zihnimizde tuttuğumuz sürece vardır. Gelecekse umuttan başka nedir ki zaten!?      Dün de bugündü, bugün de, yarın da bugün olacak elbet. Anı yaşamakmış, geçiniz bunları çok rica ederim. Dünden ders çıkarmadığımız ya da yarın için temkinli davranmadığımız bir anımız var mı Allah aşkına? Hepsi yoğrulmuştur hamurumuzda, bizi biz yapmıştır çoktan. Kimi zaman acıları kimi...

Geldi Soğuk Havalar, Boş Durur mu Hastalıklar?!

Resim
     Merhaba. Tahmin edebileceğiniz üzere bu haftanın konusu soğuk havanın getirdiği hastalıklar ve bu hastalıklardan korunma yolları. Kışa adım adım yaklaşırken, gripler, nezleler, soğuk algınlıkları vb. gibi hastalıklar da kendini göstermeye başladı. Bu hastalıklara yakalansak da yakalanmasak da önlem alma veya iyileşmenin yolu bir, kendimize iyi bakmak. Bu yazımızda kış hastalıklarının üstesinden nasıl gelebileceğimizi göreceğiz.      Öncelikle hasta olma veya olduğumuzda ise iyileşme bağışıklık sistemiyle ilgili bir durumdur. Vücudumuzun hali hazırda bir koruma ve savunma sistemi mevcuttur. Yapılması gereken bu sistemi korumak, desteklemektir yani güçlendirmektir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak hasta olmamızı engeller, veya hasta olmuşsak iyileşmemizi hızlandırır. Hasta olmamak için aşı yaptırmak veya hasta olduğumuzda ilaç kullanmak yıllardır kullanılan yaygın bir yöntemdir. Bunların yanında doğal ürünlerle de mevcut sistemimize yardımcı olabi...

El Değmemiş Aşk Filmi

Resim
     Merhabaaa :) Havalar soğuyor. Kış kapıda. Böylesine havalarda içinizi ısıtacak bir film önermek istiyorum size. "El Değmemiş Aşk". Film hala vizyonda. Kaçırmayın derim :)      Filmin konusu: Hiç büyümeyen bir adam (Emre Karayel / Zafer), çocukluğundan beri aşık olduğu adama olan güveninden bir şey kaybetmeyen bir kadın (Ceren Moray / Feryal) ve hırs dolu bir başka kadın (Begüm Kütük Yaşaroğlu / Duygu) arasında geçen bir duygu karmaşası. Kim kime aşık ya da değil inanın onların da kafası karışık. Biri kıskandırma derdinde, biri safça aşık diğeri ise ikisi arasında gidip gelen bir şaşkın. Neler olacağını anlatmayacağım o nedenle konusunu da biraz karmaşık verdim, çözmesi daha zevkli olsun diye :)      Bu film hem sıcacık duygusallığıyla içinizi ısıtacak hem de gerçek aşk hakkında biraz düşündürecek. İyi seyirler dilerim...:)

I, Robot Movie (Ben, Robot Filmi)

Resim
     Merhaba. Ekim ayı geldi. Eylülün başında "Hoşgeldin Eylül" yazısında yazdığım gibi değişimler oluyor hayatımızda ve bitecek gibi de görünmüyor. Şimdi de hava aniden soğuyacak diyorlar. Haydi hayırlısı. Değişim hayatımızın her alanına hakim. Ya da dönüşüm.  Hayaller gerçeklere ya da gerçekler hayallere dönüşüyor bir bir. Peki ya bir bilim insanının hayali gerçeğe dönüşürse... Bu haftanın konusu I, Robot filmi.      Yıl 2035. Yer Şikago. Teknolojide oldukça ilerlenmiş bir dönem. Özellikle robotlar üzerinde pek çok çalışma yapılmış. Şimdilik robotların günlük işlerde kullanıldığı ve hakimiyetin hala insanda olduğu (!?) bir dönemden bahsediyoruz. Ve çok yakında yeni nesil robotlar piyasaya sürülecek. Hayat bambaşka olacak falan filan derkennn, robotların mucidi olan bilim insanı (Gerçek adı James Cromwell) hayata gözlerini yumuyor, tam da yeni nesil robotların çıkışına yakın! Bir yandan da başından beri robotların güvenilir olmadığına inanan bir ded...

Gülücükler Eksik Olmasın Yüzünüzden...

Resim
     Merhaba:) Nasılsınız? Gerçekten merak ediyorum. Özellikle öğrenci arkadaşlarımı. Moraller biraz bozuk sanırım. Neden mi? Geldik eylül ayına ve açılıyor okullar. İsyan etmek boşuna, açılacak illa. Öyleyse ne gelir elden, haydi, büyük küçük herkes tıpış tıpış okula...      Değişim veya yenilikler bazen iyi gelmez. Belirsizlik korkutur en çok insanı. Ne yapacağını kestiremeyince, yani kontrol elden gidince, hangi deliğe girsek de yok olsak diye düşünürüz. Farkındayım biraz sert oldu bu cümleler, gerçekleri net bir şekilde ortaya koydu belki ama üstesinden gelmenin en önemli adımı bu: yüzleşmek!      İlk adım tamam. Fark ettik derdimizin ne olduğunu. Sonrası kolay. Çözümü değişir kişiden kişiye. Kimi biraz alışveriş yapar, kimi alır kahvesini bir kitap okur köşesine çekilip, kimi beslenmesine dikkat eder, kimi ise uykusuna. Derin nefesler alıp vermek, şöyle bir uzanıp sakinleşmek de iyi gelebilir. Tüm bu yöntemlerin ortak noktası ço...

Hoşgeldin Eylül

Resim
      Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları takip etti. Devrildi nice yirmi dört saat. Hele aylar, boş durur mu? Kovaladı her biri peşisıra bir diğerini... Böylece koca yaz geçti, geldi eylül. Hoşgeldi. Eylülün gelişiyle birlikte değişen mevsim, hava durumu, ruh halleri vb. ilgilisine bir şeyler öğretmeye  niyetli: değişimi! Bu haftanın yazısına hoşgeldiniz. Konumuz değişim.        Sabit kalamıyormuş gerçekten hiçbir şey şu sarhoş gibi dönüp duran dünyada. Değişiyor, ya gelişerek ya da körelip yok olup yerini yeni olana vererek. Ne acılar kalıcı, ne de mutluluklar. Görüyorsunuz ya, duyguların bile bir ömrü var. İçinde bulunduğumuz sistemin bile bir ömrü varken, kendimizi ölümsüz sanmak ne büyük gaflet. Vazgeçilmez sanmak kendimizi...      Teker teker incelesek dünya denen şu sahneden geçip giden hayatları, hemen hemen hiçkimse geldiği gibi gitmemiştir.  Sahneye attığı ilk adımda sahip olduğu düşüncelerini, heyecanı...

Rain Man (Yağmur Adam) Filmi

Resim
     Merhaba. Bu haftaki konumuz oldukça meşhur bir film olan "Yağmur Adam" filmi. İnanılmaz güzel bir film. Kardeşliğin, dostluğun ve sevginin filmi...      Konusu: İşleri yolunda gitmeyen, bencil karakterimiz Charlie Babbitts (Tom Cruise) babasının vefat haberini alır. Bu duruma bile üzülmeyecek kadar duygusuz ve hırslı bir insan olan Charlie'nin tek düşündüğü babasından kalan mirasa konmaktır. Fakat mirasın yüklü bir kısmı yıllar sonra tanıdığı otistik kardeşine (Raymond/Dustin Hoffman) bırakılmıştır. Charlie mirası almak için düşüncesizce davranacak, elinden gelen her türlü yolu deneyecektir.  Acaba Charlie'nin eline geçen miras mı olacak yoksa daha önce hiç tatmadığı kardeşlik duygusu mu?      Bir insan ne zamana kadar yalnızca mantığını ön planda tutabilir ki? Duygular öyle şeylerdir ki, kızamık gibi, ertelemeye gelmez ve ne kadar geç yaşarsanız o kadar zor atlatırsınız. Sevgisiz bir dünya çekilir mi? İnsanın ailesinden dah...

Ömürlere Bedel Bir 24 Saat... (Stefan Zweig "Bir Kadının Hayatından 24 Saat" Kitabı)

Resim
     "Yaşlanmak artık geçmişinden korkmamaktan başka nedir ki?" gibi pek çok düşündürücü cümleler barındıran bu kitap, gerçekten harika. İnsan olmanın acizliğini ve yüceliğini gözler önüne seren, sayfaları nasıl çevirdiğinizi fark edemediğiniz bir kitap.      Okurken pek çok mesele sorgulanıyor, eleştirisi incitmiyor ama bol. Konusunu vermeyeceğim, olay örgüsü sürpriz olsun. Yalnızca okurken fark ettiğim ve paylaşılmaya değer bulduğum noktaları sunacağım sizlere.      Öncelikle bir insan ne yaparsa yapsın, onu yargılamak kimseye düşmez. Evet, kesinlikle düşmez. Her birey özgürdür ve yaptığının doğru ya da yanlış olduğuna (bir başkasının hakkını ihlal etmediği sürece tabi) kendi karar verebilmelidir. Sergilediği davranış birilerine zarar veriyorsa, zarar görenler elbette hakkını aramalı ama insanlar tarafından belirlenmiş yani her an değişebilecek normları arkasına alıp eleştirmek yeri gelir, canı yanan kişiye bile düşmez. Çünkü o kişinin ...

"Umudunu Kaybetme" Diyenler Burada Mı? (Pursuit of Happiness / Umudunu Kaybetme Filmi)

Resim
     Merhaba. Sıcacık yaz günlerinde içimizi biraz daha ısıtacak bir filmle karşınızdayım: "Umudunu Kaybetme" filmi... Gelin önce konusuna kısaca bir göz atalım.      Chris Gardner, hastanelerde kullanılabilecek, esasen oldukça kullanışlı bir makinenin satıcılığını yapmaktadır. Elinde makinesi her gün dolaşmakta ve satış yapmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki makine çoğunlukla pahalı bulunmakta ve bu durum satışları yavaşlatıp aileye geçim sıkıntısı yaşatmaktadır. Eşi ve bir oğlu olan, ailesini mutlu etmek için devamlı mücadele veren ve  asla pes etmeyen bir aile babasıdır Chris. Chris mücadeleye devam eder her şey kötüye gitse de. Bir gün karşısına oldukça iyi para kazandıran bir iş fırsatı çıkar. Bir borsacılık şirketinde staj ve stajın sonunda bir ihtimal işe alınma fırsatıdır bu. Chris işe alınacak mı? Her şey daha iyiye doğru gidecek mi? Bu soruların cevabını vermek için film sizleri bekliyor.      Filmde boyunca karakterin sorgula...

Rüyalarda Kavuşmak (I Will See You in My Dreams Filmi)

Resim
           Rüyalarımızda neler görürüz? Bizi etkileyen olayları, insanları... Özlemlerimizi, korkularımızı... Rüyalar bilinçaltımızla ilgili çok şey anlatır ve iyiki de varlar...         Bu haftaki blog konumuz "I Will See You in My Dreams / Seni Rüyamda Göreceğim" filmi. oldukça hoş, insanın yüreğine dokunan bir film. Hadi önce konusuna kısaca bakalım.       Yaşlı, emekli olmuş bir teyzemiz var (Carol / Blythe Danner). Tam deyimiyle vaktini doldurmaya çalışan bir emekli. Golf oynaması, arkadaşlarıyla iskambil buluşmaları, köpeği... Geçmişinde pek çok acılar yaşamış olgun bir kadın. Kadın hayatına giren yeni insanlardan pek çok şey öğreniyor. Bu film olumsuz tecrübeleri hayata bağlayan sağlam ipler gibi kullananların hikayesi...      Filmin bir sahnesinde Carol ve genç arkadaşı sohbet ederler ve bence çok güzel bir şeye değinirler: Ne zaman mutlu olacağız? Genç olana göre hedefler...

Bu Kutu Bildiğiniz Gibi Değil! (Kutu Filmi)

Resim
             Merhabaaa. Şu sıcacık yaz aylarında kanınızı donduracak bir film önereceğim size: "The Box / Kutu". Kanlı bir korku filmi değil bu film. Ama izlerken gerilim yarattığı doğru. Hayatın gerçeklerini: insanların acımasızlığını ve bu acımasızlığın sonunun ne olacağını yüzümüze tokat gibi çarpan, öğretici bir film...            Konusu: kendi halinde yaşayıp giden bir aileye bir gün bir mektup ve bir kutu gelir. Mektupta kutuyla ilgili bilgi almak üzere akşam saat beşte ziyaret edilecekleri yazıyordur. Vakit geldiğinde görevli kişi gelir ve kutuyla ilgili teklifi sunar. Teklifi kabul edip kutudaki butona basarlarsa dünyanın bir yerinde tanımadıkları biri ölecek ve butona basan aile yüklü miktarda bir para kazanacaktır. Ne teklif ama...                   Eski bir film olmasına rağmen yaşananlar günümüze hiç de yabancı değil. Bu nedenle verdiği mesaj da evrens...

"Kelebek Etkisi" Yaratan Bir Film

Resim
     Merhaba. Biraz kafam dağılsın diyorsanız eğer biraz müzik, bir kitap ya da bir film izlemek iyi gelir öyle değil mi? Hele de film insanı içine alıyorsa, gerçekten çok iyi bir terapi oluyor insana. Bu haftaki blog konumuz "Kelebek Etkisi" filmi. Haydi önce filmin konusuna bir bakalım.       Küçük bir çocukken babasından hatta dedesinden miras kalan bir rahatsızlıkla mücadele eden bir çocuk, Evan Treborn. Hafıza problemi yaşıyor. Çocukluğu kötü olaylarla geçiyor fakat hafızası bunları hatırlamasına engel oluyor. Doktoru ona bu sorunu çözmesi için günlük tutmasını öneriyor. Fakat bu günlüklerin Evan'ı zamanda gerçek bir yolculuğa çıkaracağını kim bilebilirdi ki? Evet, doğru okudunuz. Önce bu günlükler sayesinde eksik anılarını tamamlıyor geçmişe zihninde gidip. Sonrasında ise gerçekten bedeniyle de o anılara dönerek kendince hatalarını düzeltmeye çalışıyor. Fakat kader işte. Ne zaman düzelttiğini zannetse, işler daha da karmaşıklaşıyor.   ...

Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yöntemleri

Resim
     Merhabaaa... "Yanıyoruz" adlı yazımda güneşlenme yöntemleri ve yanık oluştuğunda yapabileceklerimiz hakkında yazmıştım. Bu yazının konusu ise farklı. Başlıkta da belirttiğim gibi güneşin zararlı etkilerine maruz kalmamak için yapılması gerekenler üzerinde duracağım. Hazırsanız başlıyoruz. :)      (Yazıdaki bilgiler en sonda belirtilen kaynaktan alınmıştır.)      Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için: Güneş ışınlarının dik açıyla geldiği için en zararlı olduğu zaman diliminde (11.00-15.00 arası) kesinlikle güneşe maruz kalmamalıyız. Günlük ihtiyacımız olan güneşi aldıysak (sabah kremsiz on dakika, akşam kremsiz on dakika) kalan saatlerde gölgede durmak faydalı olabilir.  Bir rahatsızlığı nedeniyle (kemik erimesi, D vitamini eksikliği gibi) güneşe daha çok ihtiyacı olanlar, kremsiz güneşlenme süresini biraz daha uzatmalı ama kesinlikle öğlen değil. Şemsiye, şapka ve açık renkli giysiler de korunmamıza yardımcı olac...

Bayram ve Sağlık

Resim
     Merhaba... Kurban bayramına da kavuştuk. Hepinize iyi bayramlar dilerim. Bazı tanıdıklarım tatile çıktı, onlara iyi tatiller dilerim. Umarım çok güzel geçer. Bazı tanıdıklarım ise bayram ziyaretleri yapacaklar. Aman dikkatli sürünüz araçlarınızı ve tatlıyı fazla kaçırıp sağlığınızdan olmayınız.      Tatlı elbette yenecek, aksi çok zor. Tatlı yerken sağlığınızdan olmamanız için birkaç önerim olacak. Öncelikle uyanır uyanmaz su içilmeli ve tatlı yerken de açık çay kahve su gibi sıvı alınmalı. Hem öğle hem akşam vakti, yani her ikisinde birden tatlı tüketilmemeli.Yalnızca bir öğünde tüketmeye dikkat edilmeli. Yağda kızarmış veya şerbetli tatlılar, yaz ayına denk gelen bayramlar için oldukça ağır bir seçim.  Bu nedenle tercih edilse bile az yani tadına bakacak şekilde yenmeli.  Sütlü tatlılar tercih edilebilir ya da herhangi bir tatlı sonrasında süt veya su içilebilir. Tatlı yemek için en uygun saat öğleden sonra üç ve beş arasıdır....

Senden Önce Ben (Me Before You)

Resim
     Sonunda beklediğimiz film vizyona girdiiii. Yaşasınnn! İlk fırsatta gideceğim. İlk günler büyük ihtimalle bilet bulamayacağım için gitmedim ama gideceğim mutlaka. Bu sene kitabını okudum ve gerçekten çok duygusaldı. Bakalım filmi nasıl.      Önce biraz konusuna bakalım. Genç, yakışıklı bir beyefendi ve bir genç kızımız var. Genç adam bir trafik kazası sonucu felçli kalıyor ve bütün hayatı alt üst oluyor. Harika kariyeri, güzeller güzeli sevgilisi ve dostları teker teker terk ediyor yakışıklı adamı ve hayata, yaşamaya dair tek bir ümidi ve isteği kalmıyor. Burası çok hüzünlü, haliyle intihar etmek istiyor ama ailesine altı ay daha yaşayacağına söz veriyor. Bu süreçte hayatına genç bir kız dahil oluyor bakıcı sıfatıyla. Garip giysiler, renkli çoraplar giyen bu kız genç adamımızın hayatını renklendiriyor. Peki genç kızımız genç adamı hayatta tutmayı başarabilecek mi?        Hayatın ne zaman biteceği bilinmez gerçekten, eğer müd...

Yanıyoruzzz

Resim
     Yaz geldi. Sıcaklar bastırdı. Bu sıcaklarda oruç tutanlara Allah sabır versin. Özellikle de dışarıda çalışanlara...      Güneş çok önemli bir kaynak. Yaşam verir. D vitamini için de gerekli. Eh bir de bronz ten sağlıyor, daha ne olsun. Kışın D vitamini damlaları içmek zorunda kalacağımıza yazın bol bol güneş depolamak lazım. Fakat yanıklara karşı da dikkatli olunmalı. Nasıl güneşleneceğiz?     Uzmanlara göre sabah ve akşam güneşinde, ama kesinlikle öğlen değil, on'ar dakika kremsiz güneş almalıyız. Sonrasında kremimizi sürüp güvenle dolaşabiliriz. Bir de bunu uzanarak yapmak yerine hareket halinde, mesela yürürken, ve avuçlarımız güneşe dönük bir şekilde yapmak daha faydalı. Güneş almak için vücudun büyük bir kısmının açık olmasına da gerek yok, el yüz ve ayakların açık olması yeterli. Diyelim ki fena yandık, ne yapacağız?     Ilık duş iyi bir fikir olabilir. Salatalık da konabilir, ama yoğurt değil, asla. Neml...

İşte hazirannn

Resim
     Yaz gelsin dedik durduk, geldi. :) Sınavlar bitsin tatil olsun dedik, bitti. Ya da benim gibi son bir sınavı kalan arkadaşlarım var.:)  Havalar çoktan ısındı ve haziran geldi. Büyüklerim çalışmaya devam edecekler birkaç haftalık izinleri hariç peki ya biz öğrenciler ne yapacağız?     Yaz kursları ya da bir işe girmek iyi bir fikir olabilir ama çok yoğun olmasın çünkü dinlenmek de lazım. Biraz ders çalışılabilir. Ama of demeyin ne olur, bir saat sadece. Bir hafta çalışıp bir hafta çalışmayız mesela. Ya da bir gün çalışıp iki gün hiç bakmayız. :)  Eksik dersler çalışılabilir, ya da takviye olsun diye yabancı dil. Kitap okunabilir İngilizce, Türkçe... Hangi dilde ve konuda isterseniz. Yaptığımız her çalışma bizi farkında olmadan geliştirecek gerçekten. Gerçekten! :) Sonuçta kendimizi geliştirmek için altın zamanlar bu tatiller. İyi değerlendirmek lazım bence.     Tatiller bir ya da birkaç hobi edinmenin de tam zamanı. Hobiler ger...

İçimden Bir Ses Kalk Çalış Diyor... Neyse sustu!

Resim
    Herkese merhaba. Havalar soğuyor, kış geliyor. E vizeler/sınavlar boş durur mu? Hem kendime hem size bir katkım olsun istedim ve bu yazımı sizinle tekrar paylaşmaya karar verdim. Umarım faydalı olur. Keyifli okumalar.      Bu yazıda sınavlara hazırlanırken neler yapmalıyız, onlardan bahsedeyim dedim. Bu yazıda daha çok bireysel denediğim ve belli ölçüde başarılı olduğum yöntemlerle karşılaşacaksınız.        Bugüne kadar pek çok çalışma yöntemi denedim. Süre tutarak çalıştım mesela. Bazılarında başarılı da oldum. İşte kullandığım yöntemler ve gidilecek adımlar: 1- Kendimizi iyi tanıyalım Ne şekilde çalışacağınızı, size hangi yöntemin en çok uyduğunu en iyi siz bilirsiniz. Dersin başında ne kadar durabileceğinizi, dikkatiniz dağıldığında ne yapabileceğinizi, ortamın nasıl olması gerektiğinini... Ya biliyorsunuzdur ya da deneme yanılmayla öğreneceksiniz demektir. Herkesin uyguladığı bir programa kendimizi zorlamak çok yanlış. İnanı...

Hazirana Son 14 Gün

Resim
Eylül geldi, Ekim oldu, Kasım Aralık derken kış da bitti derken bahar da bitiyor. İki hafta sonra Haziran ayına giriş yapacağız, oleyyyyy... :) Yeni bir mevsim, yeni bir dönem. Hayat işte, adını bizim koyduğumuz dönemlerle renkleniyor. Yaz geliyor diye illa bir hazırlık içine girmeli miyiz peki?  Kilo vermek için o sağlıksız diyetlere başvurmalı mıyız mesela? Bence hayırrrr :) Keyfimize bakalım bence. Bizi beğenen böyle beğensin. :) Değil mi ama! Finalleri bitenlere geçmiş olsun diyorum. Bitmek üzere olanlara sabır diliyorum, Yaklaşanlara yani canım arkadaşlarıma da başarılar diliyorum... İyisiyle kötüsüyle bir yıl daha bitiyor. Gelecek güzel günlere odaklansak, çekilsek sahillere, hayaller kursak arada. :)Bu dönemi de bir şekilde atlatırız işte. Öğrencilik güzel güzel, nazlanmayalım çok. :) Finallerden sonra umarım daha donanımlı yazılarla karşınızda olacağım. Hoşçakalın...

Biraz Bunaldık Mı Ne?

Resim
     Selamlarrr... :) Güldüğüme bakmayın. Bahar beni de çarptı. Yaklaşan finaller, yaz için yapılan planlar doğrultusunda girilen beklentiler, bir kapalı bir açık havalar denge mi bırakır insanda? Yine de her şeye rağmen mücadeleye devam. Nasıl olsa hayat gibi geçici hayattaki her şey. Finaller de biter, okul da... Hava da olacaktır günlük güneşlik. Önümüz yaz. Sanırım en iyisi bittiğini düşünmek. Tiril tiril elbiselerimle keyifle salınırken hayal etmek kendimi bir yazlık mekanda. Elimde de içeceğim... Ohhh. Az kaldı gerçekten...      Geçişler hep zordur zaten. Bir şeyin bitişi, diğerinin başlangıcı... Süreçtir bu da. Ben dahil hepimizden ricam, dengede tutmaya çalışmak bedeni ve zihni. Daha sakin geçirmek bu süreci. Bunun için doğru beslenebilir, her ne kadar zor olsada uyku düzenimizi korumaya çalışabilir, meditasyon yapabilir ya da keyif aldığımız aktivitelere biraz daha vakit ayırabiliriz. Tercih bizim.       Yapacağımız...

(Don't) Persuade Me / İkna Et(me) Beni

Resim
     Merhabaaaa :) Bi süredir yazamadım kusura bakmayın :(. Yine de bir sürü konu buldum. Hepsini yazmaya çalışacağım. Hafta biterken bir yazı paylaşayım istedim. Konumuz, bu dönem üniversitede işlediğimiz kitap: Jane Austen/ Persuasion.      Kitabımızın konusu iknalar sonucu değişen hayatlar. Romanda herkes birbirini farklı konularda ikna ediyor. Bunun sonucunda bireyin hayatı kötüye gidebiliyor. Ağırbaşlı ve kolay etkilenen Anne'nin değişimini görüyoruz roman boyunca. İkna edildiği için kararından vazgeçen Anne, yılların getirdiği pişmanlıkla bilinçlenmektedir ve gittikçe güçlenmektedir.          Romanda bir de 1800'lerin İngilteresi anlatılıyor. O dönem etkin olan sınıf ayrımcılığı ve sınıflar içindeki hareketlilik. Asil bir aileden geldiği için kendini nimetten sayan insanların acizliği ve sözde asil olmayıp asillere erdemiyle taş çıkartan orta sınıf.      Bu hayat bizim değil miydi? Hep lafta mı kal...

Candan, Hayatan Şarkılar

Resim
Merhabaa... Bugünkü konuğumuz Candan ERÇETİN. Kendisini kısaca tanıyacağız ve şarkılarının bıraktığı etki üzerinde konuşacağız. (Kendisiyle röportaj yapmışım gibi oldu değil mi :) )  10 Şubat 1963'te Kırklareli'nde doğan Candan ERÇETİN, hayatını zaman zaman yurtdışında, bazen de Türkiye sınırları içerisinde geçirmiş, şan eğitiminin yanında arkeoloji eğitimi de almıştır. Zorlu ve başarılı bir yaşantısı olan ERÇETİN, mücadeleci, kararlı ve asil kişiliğiyle örnek bir hanımefendi olmuştur hayatımda. Galatasaray Lisesi'ni burslu kazanması ve koca şehirde tek başına kalması onu hayata hazırlamış, kariyer basamaklarını daha sağlam atmasını sağlamıştır. Devamını yazının sonundaki linkte bulabilirsiniz :) Kendisini çocukluğumdan beri takip ediyorum. Belki de o sebeple eski şarkıları hüzünlü bile olsa hoş bir etki bırakır üzerimde. Yeni şarkıları ise daha bir derinden etkiler, eee yılların tecrübesi tabi. Şarkıları, anlamlı sözleri ve değerli müzisyen ekibinin dokunaklı ...